KARABAŞLAR’IN (KANGALLAR’IN) KARAKTER YAPISI NASILDIR?

KARABAŞLAR’IN (KANGALLAR’IN) KARAKTER YAPISI NASILDIR?

Paylaş / Yazdır :


BEĞEN & PAYLAŞ Teşekkürler 😉

Merhaba,
Bu yazımda sizlere Karabaşlar’ın karakterlerinden bahsetmek istiyorum.

Takdir edersiniz ki her bir insanın karakteri birbirinin farklıdır, benzer olabilir ancak asla aynı değildir. Bazı milletlerin bireylerinin çoğunda görülen belirgin karakter özellikleri olmakla beraber o milletin yaşadığı coğrafyalardan olanların da kendi içlerinde daha benzer yapıları olduğu kadar diğer coğrafyalardakilerden de farklı oldukları görülebilir. Köpekler de öyledir.

Belirli ırkların üyelerinde bazı karakter özellikleri daha yaygın görüldüğünden o ırktan olan köpeklere bazı karakter özelliklerini yakıştırırız. Bu kötü bir şey değildir. Aksine, ırkların tasarlanış sebeplerinin temelidir. Örneğin Alman Çoban Köpeği son derece itaatkar ve eğitilebilirdir. Maltis Terrier hırçındır, Pug yumuşak huyludur, Belçika Çoban Köpeği (Malinois) haşere ve aşırı hareketlidir, Danua çekingendir, Golden oyuncudur, Rot korumacıdır, gibi…

Karabaş’ı ise böyle tek bir kelimeyle ifade etmek, sınıflandırmak zordur. Bu onun her bireyinin bam başka bir karaktere sahip olmasından değil karakterinde bahsedilmesi gereken çok fazla güçlü özellik olmasındandır. Bu da konuyu ele almayı bir miktar zorlaştırıyor. Ama her zaman yaptığımız gibi başlıklara ayırarak ele almayı bir deneyelim bakalım. Önem sırasına göre değil rastgele bir sıralama olacak:

  • Karabaşlar korumacıdır.
    Bir karabaşın koruması gereken çok şey vardır, koruyacak gücü de vardır ve bunların farkındadır. Bir karabaş önce sahibini yani sürü liderini korur. Ev ahalisini tanır ve korur. Evi, damı, araziyi korur çünkü bölgecidir. Bölgesindeki izinsiz yabancıyı hoş görmez. Sürüdeki diğer köpekleri korur, destek alır, destek verir. Üyeye bulaşan sürüye bulaşmış demektir ve bedelini ödemelidir. Aksi halde bu zayıflık olarak algılanır ve sorunlar yaratır. Sürü bir olaya karıştığında kaçan, yeterince sert tepki vermeyen bir üye hoş karşılanmaz. Bu üyelerin daha sonraları sürüden atılmaya çalışıldıkları, taciz edildikleri veya “adam yerine konmadıkları” çokça görülmüştür. Korkak üye istemezler. Karabaş aynı zamanda malı da korur. Maldan buradaki kastım sığır, davar, at, eşek, vs. gibi çiftlik hayvanlarıdır. Nasıl yapıyorlar bilmiyorum ama onların sürüden olmadıklarını ama korunmalarının şart olduğunu bir şekilde anlıyorlar. Sürü üyelerinden bekledikleri özellikleri onlardan beklemiyor, üyelere verdikleri görevleri onlara vermiyor ama yine de koruyor, kolluyorlar. Sanırım liderin yani çobanın ya da sahibin bakış açısını net şekilde anlıyorlar. Karabaşların korumacılıklarına en büyük örneklerden biri hemen hemen her sürü sahibinin tanık olduğu malı ve yavrusunu korumak üzere başında bekleme davranışıdır. Hamile mallar meraya çıkarılmaz bunu her çoban bilir. Fakat bazen gözden kaçabilirler ya da sürü sürekli merada kalıyor olabilir. Bu durumda bazen doğum yapan bir dişi çoban fark etmeden sürünün gerisinde tek başına kalabilir. Bu onu yırtıcılar için açık büfe haline getirir. Nereden bilir nasıl fark eder bilinmez ama Karabaş bunu hemen fark keder ve yakın koruma moduna geçip çoban gelene kadar anneyi ve yavruyu korur. Ben şahit olmadım ama 2 gece aç susuz böyle yakın koruma yapan köpek sahiplerinin olayı ilk ağızdan anlattıklarını duydum. İnanılmaz. Muhteşem.
  • Karabaşlar cesurdur.
    Önce cesareti tanımlayalım. Cesaret korkmamak değildir. O hastalıktır. Cesaret korkunun üstesinden gelebilme gücüdür. Korkunun galip gelmesine izin vermeme gücüdür. Ben cesaret diye buna derim. Karabaş’ta da tam olarak bu vardır. Karşılaşan 2 mal sürüsünün birinde 5 Karabaş birinde 1 Karabaş olsa o 1 karabaş yine gider diğerlerinin önüne dikilir poz keser, toprak atar, bölge işaretler, hırlar… Genelde öncesinde bir husumet yoksa taraflar birbirlerinin sürüsüne saygısızlık etmeyeceklerine kani oldularsa kavga çıkmaz ve çok olan sürü tek olan Karabaş’a dalmaz. Dalarsa ayrılmalıdır, sahiplerinin işidir. Çünkü tek de olsa o Karabaş kaçmayacaktır ve ayrılmazlarsa büyük sürüce öldürülebilir ya da ciddi şekilde yaralanabilir. Dikkatli olmak gerekir. Fakat genelde büyük sürü sırf karşısında küçük bir sürü var ya da tek başına kalmış bir köpek var diye saldırıya geçmez, tetikleyen başka konular vardır. Bu da bizi sıradaki özelliğe getiriyor.
  • Karabaşlar merhametlidir.
    Doğum yapan anayı beklemesi de, tek kalmış bir köpeğe saldırmaması da, kendinden zayıf canlılara zevk için zarar vermemesi de onun merhametli oluşundandır. Bir karabaşı hak etmediği halde bir başka canlıya zarar verirken görmek düşük bir ihtimaldir. Tabi ki burada hak etme konusunun insan bakış açısıyla değil onun bakış açısıyla değerlendirileceği gerçeğine dikkat etmek gerekir. Size kendi Karabaşlar’ımdan birinin yaptığını anlatayım. Bir gün Şubat Mart ayı civarlarında oğlum Odin’in hava çok soğuk olduğu halde kocaman kulübesinin dışında yerde kıvrılmış yattığını gördüm. Beni görünce kalktı selamladı ve bir sorun olmadığını anladım. Üzerinde durmadım ve eve girdim. Sabah kalktığımda Odin’in üzerine çiğ yağdığını ama gece yine de kulübesine girmediğini gördüm. Bir sorun olduğunu anladım. Biraz daha isteksizce kalktı ve beni selamladı. Başını okşadım ve neler olduğunu anlamak umuduyla dışkısına baktım, sorun yoktu, vücudunu yokladım sorun yoktu. Kulübeyi de kontrol etmek gerek düşüncesiyle başımı içeri uzatınca gördüm ki 5-6 tane yeni doğmuş kedi yavrusu kıvrılmış uyuyorlar. Odin tabi hemen yanımda benimle birlikte onları izliyordu. Hemen anlaşıldı ki Odin anneyi ve yavruları korkutup üzmemek için o soğukta dışarıda yatmaya razı olmuştu. Kararına saygı gösterdim ve bir kaç hafta Odin yağmurda soğukta dışarıda yattı, ta ki anne yavrularını alıp başka yere taşıyana kadar.
  • Karabaşlar zekidir.
    Fakat bu zeka sorunlara neden olabiliyor. İzah edeyim… Zeka tabi ki köpekler açısından faydalı bir özelliktir ve insanların da çokça işine yarar. Fakat, zeki olduğu bilinen ırkların arasında zekasını en çok kendisi için kullanan Karabaş’tır. Yine Alman Çoban Köpeği’nden örnek vereyim, yaygın olarak bilindiği için. A. Ç. Köpeği’ne gerekli eğitimleri rahatça verirsiniz ve gel deyince gelir, git deyince gider, tabiri caizse. Fakat zekasını, az sonra bahsedeceğimiz “özgürlüğüne düşkün” karakter özelliğiyle işleten Karabaş gel deyince gelmeyebilir. Gel dediğinde gerçekten gelmesi için bir neden varsa gelir, yoksa gelmez. Net. Çok görülmüştür, çoban zor durumda kalıp Karabaş’ı çağırır Karabaş koşarak gelir ve sorun neyse halleder. Aynı çoban başka bir zaman sıkılır, oynamak için Karabaş’ı çağırır, fakat Karabaş nasıl bilir bilmem ama çobanın onu lüzumlu bir iş için değil eğlenmek için çağırdığını anlar ve dikkate almaz, yatar. Yerinden bile kalkmaz. En iyi ihtimalle bir iki kuyruk sallar ve uyumaya devam eder. Bu onun muhtemelen fazla zeki, kesinlikle de özgürlüğüne düşkün ve az itaat eden karakter yapısından kaynaklanır. Bu da maalesef eğitilebilirliğini çok fazla düşürür.
  • Karabaşlar ağır başlıdır, mağrurdur.
    Bu onun en belirgin karakter özelliklerinden biridir. Karabaşlar söz gelimi Amerikan Cocker gibi neşeli, aşırı sosyal, aşırı hareketli, aşırı sevimli, aşırı oyuncu köpekler değillerdir. Tam tersine ağır başlıdırlar. Bir Karabaş’ı başı yukarıda, kuyruğu kıvrık, mağrur bir şekilde ağır adımlarla volta veya devriye atarken görebilirsiniz. Asker gibi. Fakat oradan oraya koşup, kuyruk sallayıp oyunlar oynarken neredeyse hiç görmezsiniz. Uzun süre bağlı kalıp salınan özellikle genç dişilerde mutluluğun bir dışavurumu olarak benzer hareketlere rastladığınız olur fakat bu hava uzun sürmeden dağılır ve ağır haline geri döner. Ciddi bir ırktır.
  • Karabaşlar özgürlüğüne düşkündür.
    Gerçi yukarıda kısaca belirttik fakat yine de üzerine bir kaç laf etmekte fayda vardır. Karabaş bağlayıp dar alana hapsetmeye uygun bir ırk değildir. Bu nedenle sürekli bağlı kalan bir bekçi köpeği ya da apartman dairesinden çıkmayan bir ev köpeği olmak için uygun değildir. Evde asla bakılmaya çalışılmamalıdır. Bağlanacaksa da sık sık ve günde en az 2-3 saat olacak şekilde gezdirilmeli, daha da iyisi serbest bırakılmalıdır. Fakat güncel yasal düzenlemeler ve ırkın aşırı büyük cüssesi nedeniyle kırsal alanlar haricinde serbest bırakılması olası değildir. Bu nedenle sadece evde değil şehir ortamında da bakılması uygun değildir. Tüm bu zorunluluklar ve sorunlar da onun özgür ruhlu bir ırk olmasındandır. Karabaş hiç bağlanmadan özgürce ve gün boyu, gece gündüz gezebileceği bir yaşam ortamı ister. Aksi hallerde hırçınlaşır, akli ve bedeni sağlığı riske girer. Bu anlamda ben Karabaşlar’ı atlara benzetirim. Esir olarak yaşamaktansa özgür olarak ölmeyi tercih ederlerdi, bence. Tıpkı biz Türkler gibi. Bu karakter özelliğinin tesadüf olmadığı açıktır.
  • Karabaşlar sanılanın aksine pek de itaatkar değildirler.
    Ve bu zaman zaman sorunlar yaratır. Az önce bahsettiğim özgürlüğüne düşkün yapısı onun itaat seviyesini ne yazık ki düşürür. Bu ise aslında doğaldır. İtaat, Karabaş’ın sahip olduğu iyi karakter özelliklerinden biri değildir pek de. Tabi ki itaat ettiği olur, aksi halde zaten vahşi kalırdı. Fakat diğer ırklara nispeten oldukça düşük seviyededir. Bu da aslında bir anlamda dezavantaj yaratmaktadır.
  • Karabaşlar pek de eğitilebilir değillerdir.
    Az önce özgürlüğüne düşkünlüğünden ve itaat sorunlarından bahsettiğimiz Karabaş’ın bu ve başka bazı nedenlerle eğitilebilirliği düşüktür. Eğitilebilir bir ırk üretmek amacıyla tasarlanan ırklara baktığımızda, zeki, aşırı itaatkar, baskıdan kaçmayan, kısıtlamadan kaçmayan, eğitilmeye istekli ırklar olduklarını görüyoruz. Ancak Karabaş her ne kadar zeki de olsa özgürlüğüne düşkün yapısı ve itaat sorunları nedeniyle eğitim verilerek meslek sahibi yapılması çok ciddi deneyim, bilgi birikimi ve zaman isteyen bir ırktır. Bu da onu eğitilemez değil eğitimi rasyonel olmayan sınıfına sokar. Ülkemiz tarihinde farklı zamanlarda farklı kişi ve kurumlarca çeşitli girişimler yapıldıysa da bunlar milli duyguları gıdıklayan şovlar olmaktan öte gidememiştir. Aslında temel sorun elde mevcut olan, herhangi bir sağaltım ve ıslah çalışması yapılmamış köpeklerle denemeler yapılmış olmasıdır. Hâlbuki ırkının en iyi özelliklerini taşıyan bireylerden oluşan bir proje başlatılsa, eğitilebilirlik odaklı yapay seçilim süreciyle nesiller boyu ıslah çalışmaları yürütülse, eğitilebilirliği çok yüksek olan bir Karabaş kan hattı yürütülebilir ve yerli eğitim köpeği ihtiyaçlarının tamamı karşılanabilir, kanısındayım. En büyük hayallerimden biri de budur.
  • Karabaşlar çok anaç ve babacandır.
    Yavrularına çok iyi bakarlar, yavru temizliğine ve beslenmelerine çok özen gösterirler. Yuva temin edilmemişse ulu orta yavrulamaz gerekliyse yamaçlara küçük mağaralar kazar yuva yaparlar. Erkekler bu dönem boyunca dişi ve yavru güvenliğine özen gösterirler. Erkekler kendi yavrularına karşı tahammül sahibidirler. Hem anne hem baba Karabaşlar’ın yavrularına özellikle sürü koruma, devriye, coğrafyaya hakim olma gibi konularda eğitim verdikleri, örnek olmaya çalıştıkları gözlenebilmektedir. Bu kanımca eşsiz bir özellik olup son derece kıymetlidir. Bu ana baba eğitimi özellikle çobanın işini çok kolaylaştırmaktadır, ek bir eğitime gerek kalmamaktadır. Hem genetik yapılarından gelen yetenekleri hem de bu atmosfer içinde büyümeleri onları eşsiz çoban köpekleri haline getirmektedir. Ne yapması gerektiğini zaten bildiği için ilave bir eğitime gerek kalmamaktadır.
  • Karabaşlar sonuç odaklıdır.
    Kastım şu, örneğin yabancı bir köpeğin alanlarına yaklaştığını fark ettiklerinde ilk tepkileri gidip saldırmak olmaz. Hasım daha çok uzaktaykenden başlayarak havlarlar ve ikaz ederler. Devam ederse yüzleşirler ve kovarlar, ancak temel amaç hiç bir zaman sıkıp öldürmek değil hasmı uzaklaştırmaktır. Amaç hasmın o alanda olmamasıysa sonuç da hasmın o alandan çıkmış olmasıdır, Karabaş’ın düşünme şekliyle. Bu durumun genelde tek istisnası kurttur. Karabaş’ın kurda karşı akıl almaz bir hasımlığı vardır. Gördüğü yerde amaç uzaklaştırmak olmaktan çıkıp yok etmeye dönüşmektedir. Bu durum da muhtemelen on binlerce yıl süren yapay seçilimin ürünüdür.
  • Karabaşlar kararlıdır.
    Örneğin bir kurt saldırısında kurdun peşini kilometrelerce bırakmadığına çok rastlanmıştır. Geride kalan davarı ve/veya davar yavrusunu günlerce beklediğine, terk etmediğine yine çok rastlanmıştır. Kavgaya giriştiğinde düşse de kalktığına, sırtı yerde de olsa ısırmaya devam ettiğine, hasmını dışarı kovana kadar kovaladığına da çok rastlanır. Bu ve benzeri olaylar Karabaş’ın kararlılığının kanıtıdır.
  • Karabaşlar geçimlidir.
    Bu nedenle de çocuklarla, sürüden gördüğü başka köpeklerle, evin kedileriyle, davarlarla, sığırlarla, eşeklerle, atlarla, sık gelen ve kim olduğunu bildikleri misafirlerle iyi geçinirler. Tanıdıkları misafirlerle hoşbeş ettiklerini ben biliyorum. Yeter ki misafir haddini aşmasın, misafirliğini bilsin, sürüsünden birine tehlike yaratacak bir hareket yapmasın. O zaman işler hızla değişiyor. Benim Karabaşlar’ımda da bu olayı çok gördüm. Bir seferinde bir misafirimle Odin’i tanıştırdım, misafir olduğunda ve tehlikeli olmadığında mutabık kaldık ve hep beraber doğa yürüyüşüne çıktık. Odin tabi ki orada koruma amaçlı bulunuyordu, domuz, ayı, kurt vs. çıkarsa bizi korumakla görevliydi ve işini de çok iyi şekilde yaptı. Misafirlerime iyi davrandı, çevreyi sürekli taradı, yürüyüş yollarımızı önceden kontrol etti, vs. Misafirlerin hayranlıklarını ve sürekli Odin’den bahsetmelerini, eğitim vermediğime, kendisinin bunları zaten bilerek doğduğuna bir türlü ikna olamamalarını görmeliydiniz. Fakat bir ara misafirlerimden biri, bu hayranlığın da etkisiyle Odin’e fazla samimi davranınca içten içten hırlayarak sınırları belirledi. Yani evet geçimli ve sabırlıdır fakat bunların da bir sınırı bulunur. Aşmamaya dikkat edilmelidir.
  • Karabaşlar sabırlıdır, mental yapıları dengeli ve sabittir.
    Bu da onları mükemmel, ev, çoban, koruma ve aile köpeği yapar. Sağlıklı mental yapıları sayesinde Karabaş’ın neye ne şekilde tepki vereceğini önceden kestirmek sahibi için kolaydır. Bu da pek çok problemi daha doğmadan yok eder. Sabırlı doğaları da mental yapılarının dengeli kalmasına yardımcı olur. Kendilerini kaybedip etrafa zarar verdikleri sinir krizlerine kapılmazlar. Bir Karabaş’ı evin çocuğu kulağını çekiştirirken, kuyruğuna asılırken ya da sırtına binmeye çalışırken öylece bekleyip sabır gösterdiğini çok görürsünüz. Çünkü ona göre o çocuk sürüsünün yavrusudur ve sürünün geleceği olduğundan çok kıymetlidir. Aynı durum kendi yavruları için de geçerlidir, anneyi geçtim baba Karabaş bile yavruları üzerinde tepinirken, kulağını kemirirken ya öylece yatar ya da onlarla çok nazik hareketlerle oynar. Mükemmel hayvanlardır.
  • Karabaşlar hiyerarşiye önem verir fakat meydan okumacıdırlar.
    Bu durum da özellikle baba oğul arasında krizlere neden olabilir. Genelde oğullar ergenlikle beraber babalarını tartmaya başlarlar. Tabi ki derslerini almaları uzun sürmez ve barış sağlanır. Fakat oğul da erişkinliğe ulaştığında esas sorunlar o zaman yaşanmaya başlar. Genç erkek her fırsatta babasını tartar ve arada bir kapışmalar yaşanır. Genelde babalar tecrübenin de yardımıyla galip gelir fakat bu durum yaralanmalara neden olabilir ve aslında sorun çözülmemiş sadece ertelenmiştir. Bu gibi sorunları önlemek için hiyerarşiyi bozabilecek detaylara dikkat etmek gerekir. Kime daha önce yem verildiği, kimin daha iyi yerde yattığı, önce ve en çok kimin sevilip okşandığı çok önemlidir. Siz en çok genç erkeği farkında olmadan da olsa kayırırsanız çatışmaların fitilini ateşlersiniz. Sizin için aslında hiç bir önemi olmayan tek bir hareketiniz bile hiyerarşik yapıda büyük sallantılara ve krizlere neden olabilir. Benzer durum dişiler arasında da yaşanır. Fakat dişilerdeki iyi taraf şudur ki dişiler bir hiyerarşik yer bulur ve bunu kabullenirler. Yukarı çıkmaya çalışmazlar. Sadece hiyerarşiye saygı beklerler o kadar. Fakat erkeklerde olay bu kadar basit değildir. Sürekli bir liderlik mücadelesi yaşanır ve suların durulması çok zaman alıp çok çatışma yaşanmasına neden olur hatta bazen asla durulmaz. Bu gibi durumlarda erkekleri birbirinden ayrı tutmak, erkek sayısını haddinden fazla arttırmamak gerekir.
  • Karabaşlar maalesef inatçıdır.
    Bu nedenle de bir Karabaş’a istemediği bir şeyi yaptıramazsınız. Net.
  • Karabaşlar sahiplerine aşırı bağlı ve sadıktır.
    Eğer onu alır ve başka bir sahibe verirseniz alışıp tekrar mutlu olması çok uzun zaman alır. Bazen asla mutlu olmayabilir. Sürüden atıldığını ve aşağılandığını düşünür, Hasta olup ölenleri çok gördüm çünkü bu durumu kafaya çok takarlar. Dünyaları yıkılır. Bazen sahiplerinin öldüğünü sanırlar. Bu da onları yıkar. Geçişi kolaylaştırmak için ara sıra onu yerinde ziyaret etmekte fayda vardır. İyi bir yere gittiğinden ve iyi bakıldığından emin olunmalıdır. En güzeli ise ergenliği geçmiş hiç bir Karabaş’ı başkasına vermemektir. Bu bağlılık ve sadakat Karabaş’ı hırçınlaştırabilir. Sahibine yönelik bir tehdit onun gözünde sürü liderine ve dolayısıyla sürüsüne ve kendine yönelik bir tehdittir. Bertaraf edilmelidir. Bu da Karabaş’ı tetikleyen bir olgudur.

Görüldüğü gibi Karabaşlar inanılmaz canlılardır. Neredeyse kendi kültürleri ve düşünce şekilleri vardır denebilir. Bu da onu neredeyse eşsiz yapar çünkü benzer yapıya sahip başka pek az ırk bulunur.

Tüm bu nedenlerin ışığında bu inanılmaz canlıya sahip çıkmalı, kültürümüzün ve tarihimizin ayrılmaz bir parçası olan bu efsanemizi korumalı ve yaşatmalıyız. Milletimizin yeni nesillerine koruyarak teslim etmeliyiz. Amaca yönelik ıslahlarına zaman, enerji ve bütçe ayırmalıyız.

Faydası olması dileklerimle.

Ersin.


BEĞEN & PAYLAŞ Teşekkürler 😉

Paylaş / Yazdır :


Yorum yazın

YA DA

E-posta adresiniz kimseyle paylaşılmayacatır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Telefon: +90 532 547 5472 Whatsapp
Faks: -
Muğla
İstanbul
Araç çubuğuna atla