NEDEN BİR CANA YUVAMI AÇMALIYIM?

NEDEN BİR CANA YUVAMI AÇMALIYIM?

Paylaş / Yazdır :


Hayat hızlı ve baş döndürücü gücüyle bizi rüzgarına katıp ilerliyor.

Monoton hayatlarımız işe gidip gelen bedenlerimiz grileşen benizlerimiz ve yitip giden yıllarımız.

Durup düşündüğünüz mü hiç; “Acaba hayata gelme amacım bu mu? Yıllarımı böyle mi geçireceğim, makine miyim ben?” dediğiniz oluyor mu ?

Evet sıkça!!

Bir ağaca dokunmayalı, bir toprağa basmayalı, bir çiçeği koklamayalı, bir hayvanın başını okşamayalı yıllar olmuş değil mi?

Peki neden? Çünkü hep koşturuyoruz yetişmek için hayata. Kafamızı kaldırıp ne ağaca bakacak ne de ayakkabılarımızı çıkarıp bir toprağa basacak zamanımız var.

Metropol bu… Çalışmak ve var olmak zorundayız… Çocuklarımız, evlerimiz, arabamız, herkes ve her şey bizden hizmet, para ve sorumluluk bekliyor.

O halde hayatı kendimiz için daha yaşanabilir kılmalı, kendimize zaman ayırmalı ve bu kargaşanın içinde yüzümüzü gülümsetecek bir şeyler yapmalı, değil mi?

Böyle girdim bu yola ben… Önce bir canın sorumluluğundan korktuğum için uzun yıllar bir canlıyı sahiplenmek fikrinden düşünüp düşünüp vazgeçtim.

Önce balkonumda çiçekler, ağaçlar yetiştirdim, öyle hazırdan saksıda alarak değil tohumla toprakla… Emek, üretim öyle iyi geldi ki çoğaldıkça çoğaldık balkona sığmaz olduk.

Toprağı ellemenin, gözünüzün önünde emeğinizin büyümesinin, betondan bir bahçe yaratmanızın verdiği haz ise cabası.

Ara ara bir canı sahiplenmenin fikri geliyordu aklıma ancak iş, güç, bakımı, masrafı derken yeniden vazgeçiyordum.

Bahçede sokakta beslediğimiz canların zor durumları, sokak kedilerinin yaşam ortalamasının 5- 6 yıl olduğunu öğrendiğim ve ev kedilerinin 15 yıla kadar yaşayabildiğini öğrendiğim acı gerçek beni bir cana sahip çıkmak için yüreklendirdi.

Elbette kolay olmayacaktı ev ahalisinin iknası, küçük bir evde ona yer bulmak, aşıları, hastalıkları, vs.

Derken 3 ay önce canımız oğlumuzu ailemize kattık.

İşten eve sabırsızlıkla nasıl geldiğimi, onu sürekli düşündüğümü ve saf sevgi ile bize günbegün nasıl daha da alıştığını anlatmama kelimeler yetmeyecektir.

Sabah saatlerinde yanıma, gece beni özlemiş olarak koşar, bacaklarıma sürtünür ve yere yatar, karnını açar, kendini sevdirir.

Akşam yorgun argın koltuğa uzanınca yanıma gelir gırıl gırıl uzanır ve okşamam için başını eğer.

Üzgün mutsuz olunca gözümün içine bakıp ben buradayım hadi gri bulutları dağıtalım der adeta.

Aile sohbetlerinde konunun baş kahramanıdır herkesi yaptıkları ile güldürür (kendini hiç istemeyen babasını bile).

“Kediler aslında …” şeklinde cümleler kurdurur bol bol. Aileye kedi bakımı ile ilgili  tüm bilgileri hatim ettirir. Nasıl daha iyi bir yaşam sağlarız onun için diye.

Ondan bahsederken ağzımız kulaklarımıza kadar açılır. Evinizin neşesi hayatınızın odağı haline gelir.

Şimdi bunu okuyanlar bilmese evlat doğurdunuz sanır değil mi? Hatta hiç evcil hayvanı olmayanlar size uzaydan gelmiş gibi bakar.

Bu doğumların en güzelidir, en saf sevgisi, en hayat  kurtarıcısı, en gönlü huzurlusu.

Şunu dediğinizi de duyar gibiyim, “Sadece bir tanesini kurtardınız ne değişti ki?” Evet… o bir tanesi için hayat çok değişti. Sizin yaptığınız yakınlarınızı da cesaretlendirecektir unutmayın.

Siz de sahiplenin, gönlünüzü ve yuvanızı bir cana açın…

Saygılarımla,

Canan

Paylaş / Yazdır :



Warning: implode(): Invalid arguments passed in /home/petyurdu/domains/petyurdu.org/public_html/wp-content/themes/petclub/fw/core/core.socials.php on line 119

Yorum yazın



E-posta adresiniz kimseyle paylaşılmayacatır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Telefon: +90 532 547 5472 Whatsapp
Faks: -
Muğla
İstanbul
Araç çubuğuna atla