Kedi, köpek; kısaca pet sahiplerinin yasal hakları ve sorumlulukları nelerdir?

Kedi, köpek; kısaca pet sahiplerinin yasal hakları ve sorumlulukları nelerdir?

Paylaş / Yazdır :


Merhaba,

Bu yazımda hayvan sahibi olmanın en çetrefilli konularından birine değinelim istiyorum. Şehirde ya da kırsalda; apartmanda, sitede ya da müstakil evinizde; kedi, köpek, tavuk, ördek ya da güvercin besliyor olabilirsiniz. Her nerede ve her neler besliyor olursanız olun bundan memnun olmayan birileriyle karşılaşma olasılığınız neredeyse %99 gibi… Peki bu tür durumlarda biz hayvan severler ve sevgili hayvan dostlarımız ne gibi yasal haklara sahibiz? Bizi hangi kanunlar koruyor? Buna karşılık bizim sorumluluklarımız nelerdir?

İşte bunları inceleyeceğiz beraberce. Ancak her şeyden önce ana hatları belirlemek adına TC 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nu buraya tıklayarak incelemenizi rica edeceğim. Her ne kadar ben bu satırları yazarken Haziran 2018 seçimleri yaklaşıyorsa da yeni yasa tasarısının ışık hızıyla geçirileceğini pek sanmıyorum. Zira “hayvan” konusu benim güzel ülkemde hep unutulmuş, görmezden gelinmiş ve ciddiye alınmamıştır.

Neyse, bu konuyu irdelemenin en sağlıklı ve kolay yolu bence soru cevap şeklinde ilerlemek. O zaman öyle yapalım, buyrun…

Evimde kedi ya da köpek besliyorum, komşum şikayetçi, haklarım nelerdir, neler yapabilirim, süreç nasıl ilerliyor?

En önce şunu söyleyelim, ses çıkarıyor hırlıyor vs diye kimse kendisi ya da devlet organları aracılığıyla evcil hayvanınızı alamaz. Bunun için her şekilde mahkeme kararı veya hakim müdahalesi gerekir. Aksi haller kanunsuzdur, icra eden suçludur şikayet ediniz, direnebilirsiniz.

          Bir sitede oturuyorsanız; sitenin size giriş esnasında imzalatmış olabileceği site kurallarını incelemelisiniz. Eğer site kurallarında “evcil hayvan beslenemez” ibaresi varsa ve siz tüm kurallara uyacağınıza dair imza atmışsanız işler güçleşiyor. Böyle bir site yönetmeliği ya da imza durumu yoksa size baskı uygulanabilecek çok az şey kalıyor. Ancak her şeyden önce belirtmem gerekir ki Türkiye’de evcil hayvan olarak hanelerde beslenmesi yasaklanmış bir hayvan beslemediğinizden emin olmalısınız. Karnesi olmasına güvenmeyin, veterinerler kendilerini kurtarmak için pitbullara “melez” yazarlar ancak bunun bir pek bir geçerliliği yok. İddia makamı kolayca bilirkişi ve veteriner raporuyla aksini ispatlayabilir. Böyle bir sorun yoksa başka şeyler var, örneğin evcil hayvanınızın “geçerli” bir kimlik belgesi olması gerekiyor. Mesela İstanbul’da iseniz karnenin İstanbul Veteriner Hekimler Odası’nın onaylı ve numaralı karnelerinden olması büyük avantaj. İddia makamının eline koz vermemiş olursunuz… O belgenin evcil hayvanınıza ait olduğunu ispatlama konusunda zorluk olmaması için ise “çip uygulaması” yapılmış olması gerekiyor, tabi ki çip uygulanabilir bir evcil hayvanınız varsa… İş bununla da bitmiyor, evcil hayvanınızın tüm zorunlu aşıları ile beraber diğer tüm veterinerlik önlemlerinin vaktinde, yetkili veterinerce alınmış olması gerekiyor. Bu uygulamaların tamamında ilaç etiketi ile beraber veteriner ıslak kaşe imzasının bulunması gerekiyor.
Buraya kadar her şey tamamsa,evcil hayvanınızın sizin tarafından yapılması zorunlu görülebilecek tüm bakımlarını layıkıyla ve düzenli olara yapıyor olmanız gerekir. Örneğin köpek ya da kedinizin yıkanması gerekiyorsa yıkamalısınız, kakalarının ya da çişinin anında ya da aynı gün tarafınızca temizleniyor olması gerekir. Bunun tavizi yok çünkü aksi halde halk sağlığını tehlikeye atmış oluyorsunuz. Aslına bakarsanız zaten evcil hayvanınızın çişini kakasını temizlemeyip onu pislik içinde bırakıyorsanız bu yazının devamını okumayıp gidin onu ona bakabilecek birilerine evlatlık verin   >:(

Neyse, diyelim ki buralarda sorun yok, evcil hayvanınızın çok ses çıkardığı yönünde şikayet var. Bu durumda da bunun iddia makamınca ispatlanması gerekir. Yazının başında da belirttiğim gibi kimse mahkeme kararı olmadan evcil hayvanınızı alıp gidemez, suçlu olur. Zaten evinize de giremezler özel alanınızdır. Peki nasıl ispat edecekler? İşte işin eğlenceli tarafı burada başlıyor 🙂 “Bazı makamlara” gidip kendilerini ciddiye aldırıp, mühürlü teyplerle önce 24 saat evcil hayvanınızın olmadığı bir ortam ölçümü ardından da evcil hayvanınızın olduğu 24 saatlik ayrı bir ses ölçümü ile gürültü tespiti yaptırmaları gerekir. Ölçümler evcil hayvanınızın burnuna mikrofon dayayarak olamaz. En yakın şikayet sahibinin olduğu noktadaki “yatak odasının içinden” yapılmalıdır, sizin evinizin içinden ya da dibinden yapılamaz. Şuanda yürürlükte olan kanunlar gereği bir ses kaynağının gürültü olarak nitelenebilmesi için 120 desibelin üzerinde olması gerekiyor, bununla da bitmiyor süreklilik arz etmesi gerekiyor. Peki bu mümkün mü? Hayır değil 🙂 Hiç bir evcil hayvan hiç durmaksızın ses çıkarmaz kaldı ki 120 db ses de çıkaramaz. Hele ki o mesafeden… 🙂
Bu da demek oluyor ki kimse sırf gürültü yapıyor diye evcil hayvanınızı attıramaaaaaaz 😉

Eğer site size baskı yaparsa siz de herkesin her kurala uyması yönünde baskı yapınız. Etrafı çevrilmiş balkonlar, işgal edilmiş ortak alanlar, otopark olmuş bahçeler, site yönetiminin kanunen yapmak zorunda olup da yapmadığı herşey… Kısasa kısas  >:(

          Bir apartmanda oturuyorsanız, ilk önce yukarı paragrafı okuyunuz 🙂 Sizin, sitede oturanlardan farklı olarak apartman yönetim planını incelemeniz lazım. Eğer apartman ilk inşa edildiğinde yönetim planına “evcil hayvan beslenemez”yazılmış işe mecburen tehditkar olmak gerekecek. Eğer gerçekten sizden başka evcil hayvan besleyen yoksa ve beslenemeyeceği yönetim planında ta ilk baştan yazılmışsa doğğğğğru avukata… Ama eğer şikayetten sonra yazılmışsa her şey çok kolay. Usulsüzlükten dava ret yer. Henüz eklenip dava açılmışsa şansının hala yüksek, kasıt var dersiniz. Diyelim 5 yıldır aynı evcil hayvanı besliyorsunuz ama şikayet daha yeni, yine kasıt ararsınız.

Tehditkar olma kısmını da açayım da gidip birini vurmayın hahahah… Şunu kastediyorum, hepimiz biliriz ki TR’deki neredeyse her apartmanın ya yan arsaya veya binaya az çok bir tecavüzü, ya balkonunda usulsüz kapama, ya ortak alanı işgal ki “ecrimisil” mevzu olunca milyarlık cezalar ekmek peynir gibi gidiyor, ya mutfağı projeye aykırı ve onaysız olarak başka yere taşıma, balkonu mutfağa salona katma yani neyse ne mutlaka bir şeyleri vardır. Hele o kaçak en üst dubleks katları… Of of of… İşte bunları göze alıp da kimse sizin kuçunuzla uğraşmaz… Korkmayın tehdit edin. Madem kurallara uymaya çok meraklısınız gelin şu şu şu konuları da kurallara uygun hale getiriverelim deseniz yeterli olur 😉 “Aman efenim şurda komşuyuz, birbirimizi idare etmeyeceğiz de kimi edeceğiz di mi ya???” gibi yaklaşımlar gününüzü gün edecek 🙂

          Müstakil eviniz ve bahçeniz varsa, en şanslı kesim sizsiniz çünkü ilk paragrafı okuduğunuzda oh ben yırttım diyorsunuz 🙂 Ama her şey sona ermiyor.Halk sağlığına dikkat, oradan gol yemeyin.

Köpeğimi bağlamak zorunda mıyım? Komşum korkuyormuş şikayet edeceğim diyor…

Evet, gerekliyse zorundasınız… Aslında burada işler biraz karışıyor. Anlamanız gereken bir şey var, herkes köpek sevmek zorunda değil. Sevsin ya da sevmesin köpeğinizle temas etmek zorunda değil. Köpek fobisi durumunu anlamalı ve saygı duymalısınız. İşin hak hukuk ve kanun kısmını geçtim, karşılıklı saygı açısından baktığınızda bile eğer biri bariz şekilde korkuyorsa köpeğinizi ondan uzak tutmalısınız. Aksi davranışlarınız başınızı derde sokabilir.

Öncelikle beslenmesi yasak olan ırkları beslemeyin, daha en başından bu köpekleri sahiplenmeyin. Aksi halde 5-0 geriden başlarsınız. Kurallara uyuverin ölmezsiniz.

“TÜRK CEZA KANUNU MADDE 177” diyor ki;
“MADDE 177- (1) Gözetimi altında bulunan hayvanı başkalarının hayatı veya sağlığı bakımından tehlikeli olabilecek şekilde serbest bırakan veya bunların kontrol altına alınmasında ihmal gösteren kişi, altı aya kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.”, yani neymiş bağlamak, ağızlık takmak, tasma ve ip kullanmak zorundaymışız.

Devam edelim;

“5199 SAYILI HAYVANLARI KORUMA KANUNU MADDE 10″ diyorki;

MADDE 10 – (1) Ev ve süs hayvanı veya kontrollü hayvanı bulunduranlar ile yeni hayvan sahiplenecekler;

a)… ; b)… ; c)… ; ç)… ; d)… ; e)… (Bu fıkralara başka yerlerde baktık, bakacağız)

f) Ev ve süs hayvanları ve kontrollü hayvanların gerektiğinde bağlanması sırasında; kullanılan alet ve ekipmanların hayvana zarar vermeyecek şekilde olmasına dikkat etmek, alet ve ekipmanların hayvanlara yeterli hareket özgürlüğü vermesini sağlamakla,

g) Hayvanların bakıldığı ve barındırıldığı ortam şartlarının; onların etolojik ve tür özelliklerine uygun, optimum şartlarda olmasına dikkat etmekle,

ğ)… ; h)… ;

ı) Ev ve süs hayvanı veya kontrollü hayvanı, halka açık yerlerde tasma ile kontrol altında dolaştırmakla,

i) Bu Yönetmelik yürürlüğe girmeden önce sahiplendirilmiş tehlikeli hayvanların; halka açık yerlerde dolaştırılması sırasında çevreye vereceği zararı önleyecek şekilde mutlaka ağızlığını takmakla ve kontrolünde tasma ile dolaştırmakla görevli ve sorumludur.”

Yani neymiş, bağlayacakmışız, tasma takacakmışız, gezdirirken iple kontrol altına alacak ve ağızlık takacakmışız.

Eğer köpeğiniz birini ısırdıysa, nerede ve ne şekilde ısırıldığı önemli. Özel mülkünüzün bahçesinde bağlıyken elinde sopayla köpeğinize vurmaya çalışırken ısırıldıysa ve kameralarınız bunu aynen kaydettiyse başka, gezsin diye pitbullunuzu tasmasız ağızlıksız öyle “dümdüüük” saldınız da bahçesinde masumca oynayan bir kız çocuğunu dişlediyse başka… Her koşulda köpeğinizin karantinaya alınabileceğini bilin, çünkü kuduz var mı öğrenilmesi gerek. Isırılan kişi ortamdaysa yakından ilgilenin, kuduz aşısının yapıldığını ve bakımlı bir köpek olduğunu kendisine izah edin. Uygun koşullar olmak şartıyla karantina talebine itiraz etmeyin. Unutmayın işin ucunda 6 ay hapis ve para cezası var.

İmkanınız varsa ısırılan kişi için ambulans çağırma ya da hastaneye acil yetiştirme işlemlerini siz yapın. Mümkünse başından ayrılmayın, tüm iyi niyetinizi gösterin. Yine imkan varsa tedavi masraflarını üstlenmeyi teklif edin, haksızsanız. Peki bunları neden yapıyorsunuz? Çünkü bu sayede şikayet edilme riskini minimize etme şansı elde etmiş oluyorsunuz. Köpeğinizin aşı karnesini bulun, elinizin altında tutun, yaptırmadıysanız çipleme işlemini mutlaka yaptırın, imkan varsa tarih olay öncesi olsun, karantina için teslim edene kadar genelde biraz vakit olur o ara halledin. Haksızsanız lütfen amiyane tabirle “artizlik” yapmayın 🙂 Çözüm ve sonuç odaklı olun, iyi niyetinizi belli edin…

“BORÇLAR HUKUKU MADDE 56” diyor ki;
“Madde 56 – Bir hayvan tarafından yapılan zararı o hayvan kimin idaresinde ise o kimse hal ve maslahatın icabettiği bütün dikkat ve itinayı yaptığını yahut bu dikkat ve itinada bulunmuş olsa bile zararın vukuuna mani olamıyacağını ispat etmedikçe tazmine mecburdur.”, yani köpeğinizin şahsı ısırmasına engel için tüm tedbirleri aldığınız halde olaya engel olamamışsanız ve bu olayda bir kusurunuz ya da ihmaliniz yoksa ve ispatlayabilecek haldeyseniz sorun yok, aksi halde sorun var.

Bunları anladım, bunlar dışında başka yasal zorunluluklarım var mı?

Evet var, inceleyelim;

“5199 SAYILI HAYVANLARI KORUMA KANUNU MADDE 10” diyorki;

MADDE 10 – (1) Ev ve süs hayvanı veya kontrollü hayvanı bulunduranlar ile yeni hayvan sahiplenecekler;

a) Kedi ve köpek gibi hayvanlara yapılan bütün işlemlerin, mevcut ya da geriye doğru izlenebilmeleri ve denetim altında tutulmalarının sağlanması amacıyla; hayvanını veteriner hekimler tarafından, mikroçip uygulaması ile kimliklendirip kayıt altına almakla, 

b) Mikroçip uygulaması yapılamadığı durumlarda; hayvanına ve kendisine ait bilgileri içerecek şekilde ilgili belediyeye Ek-1 deki Sahipli Hayvan Kayıt Defterine belirtildiği şekilde kayıt yaptırmakla, 

c) Hayvanın türüne uygun olan ekolojik ihtiyaçlarını karşılamak; gerekli aşılarını ve tedavilerini veteriner hekime yaptırmak, sağlığına dikkat etmekle,

ç) Kontrolsüz üremeyi önlemek amacıyla, toplu yaşanan yerlerde beslenen ve barındırılan kedi ve köpeklerin kısırlaştırılmasıyla, hayvanını yavrulatmak istemesi halinde doğacak yavruları belediyeye bildirerek kayıt altına aldırmak suretiyle bakmak ve/veya dağıtımını yapmakla,

d) Kedi ve köpek gibi sahipli hayvanların ölmesi halinde, hayvanına ait bilgi ve belgelerini yedi gün içinde belediyeye teslim etmekle,

e) Kedi ve köpek gibi hayvanı kaybolduğunda, yedi gün içinde belediyeye bildirmekle,

f)…

g)…

ğ) Hayvan sahibi ya da hayvan muhafaza eden kurum ve kuruluş, sahibi bulunduğu hayvanın ses düzeyini kontrol altına almak üzere, söz konusu hayvan ya da hayvanların yaşama ortamına en yakın konutta bulunan bir yatak odası için ses basıncı düzeyi ve oturma odaları için de kabul edilebilir ses basıncı düzeyleri ile ilgili olarak 1/7/2005 tarihli ve 25862 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliğindeki (2002/49/EC) değerleri sağlamakla,

h) Mesken dışında dolaştırılan hayvanların dışkılarını temizlemekle,

ı) …

i)…

görevli ve sorumludur.”

diyor… Lütfen bu hususlara hem evcil hayvanınızın sağlığı ve mutluluğu, hem kendi huzurunuz ve hem de toplumsal huzur ve barış için dikkat ediniz sevgili hayvan sever dostlarımız.

Benim kedi köpekle işim yok, güvercin besliyorum, rahatsız oluyorlarmış şikayet ediyorlar, ne yapabilirim? Yasal haklarım ve sorumluluklarım nelerdir?

Fark etmez, önce apartman yönetim planına bakacaksınız. Yönetim planında ilk kuruluştan beri güvercin beslemenize engel bir madde konmuşsa besleyemezsiniz. Tek yol ikna. Böyle bir madde yoksa ya da çok yeni konmuşsa neler oluyor bakalım…

Güvercin konusu halk sağlığını doğrudan ilgilendirdiği gerekçesiyle fazlaca sıkılan bir konu. Kuş gribi vakalarından sonra ortaya çıkan hassasiyet nedeniyle tüm kanatlılara karşı bir düşmanlık başladı desem yeridir. Aslında buna hassasiyet ortaya çıktı demekten çok ele koz geçti demek daha doğru olur diye düşünüyorum. Bir yandan da kuşların uçarken camları kirletmeleri, kümeslerin ihmal nedeniyle koku ve sinek yayması da aslında güvercin merakı olmayanları çileden çıkarabiliyor. Kendilerince haklı olduklarını da kabul etmek gerek. Bir de üstüne hayvan sahiplerinin taş fırlatma alışkanlıkları eklenince ortalık karışıyor.

Şikayetleri incelediğimizde genel olarak pislikten ve kokudan şikayet edildiğini, çamaşırları ve camları kirlettiklerinden bahsedildiğini görüyoruz. Haklılık payı var. Genelde zabıtalar gelip şehir içinde bu alanda bu sayıda kuş beslemenin yasak olduğunu, sayının düşürülmesi gerektiğini ki genelde 7 derler, ve bunu yapmak için bir ya da 2 hafta süreniz olduğunu söyler giderler. Yapmazsanız size kabahatler kanununa muhalefetten ceza keser ve kuşlarınıza el koyarlar. Buna yapacak pek bir şey yok. Yasal düzenlemeler sıkışık şehir ortamındaki apartmanlarda çok sayıda kuş beslenmesine halk sağlığı ve huzurun korunması gerekçesiyle müsaade etmiyor.

Size tavsiyem sayıyı size belirtilen seviyeye çekmeniz yönünde olacak.

Peki aksi durumlar söz konusu değil mi? Aslında bir kaç olay var, örneğin bir vatandaş kendisine kesilen cezayı iptal ettirmişti mahkeme kararıyla, usul eksikliği gerekçesiyle, ancak kuş beslemesine yine de mani olundu.

Durum böyle maalesef.

Kümes hayvanları beslemeyle ilgili yasal düzenlemeler nelerdir? Hak ve sorumluluklarım nelerdir?

Kümes hayvanları derken ne kastediliyor önce bununla başlayalım. Kümes hayvanlarından kasıt tavuk, hindi, bıldırcın, kaz, ördek, deve kuşu gibi “kümeste” beslenen kanatlı hayvanlardır. Bu saydığımız ve bunlara benzeyen kuşlar dışındaki süs ve gösteriş kuşları kümes hayvanları sınıfına girmiyor. Örneğin muhabbet kuşu, papağan, bülbül gibi süs kuşları ile ötücü kuşlar kümes hayvanı tanımı dışında kalıyor.

Bir diğer konu da bizim bu yazıdaki konumuzun yetiştiricilikle değil hobicilikle ilgili olması. Yetiştirici olmanın yani bu işin ticaretini yapmanın mevzuatı oldukça başka, konumuzun dışında… İkisini nasıl ayıracağımızdan da bahsedelim, makul sayıda, sadece kendisi tüketmek üzere eti ve yumurtası için kümes hayvanı besleyenlere hobici; kitlesel ya da az sayıda olsun etini ve yumurtasını ticaret konusu yapan yani kendi tüketimi haricinde para karşılığı satışını yapan kişi ve kurumlara yetiştirici deniyor. Konumuz hobiciler…

Yazının başlarında da bolca değindiğimiz gibi büyük şehirlerde sıkışık alanlarda tıpkı güvercinler gibi tavuklara, ördeklere vs. pek müsaade edilmiyor. Burada yetkili makam büyükşehir belediyeleri. Terasınızda baktığınız 2 tavuk ve bir horoza zabıtanın da komşuların da pek sözü olmuyor ancak 50 tavuk söz konusu olunca halk sağlığının ve huzurunun korunması konusu devreye giriyor ve sayının azaltılması yanında para cezası gündeme geliyor.

Peki nerede yapacağız? Büyükşehir belediyesinin izin verdiği alanlarda, onu ilgili belediyeye sorabilirsiniz.

Şehirde değil de sıkışık olmayan bir coğrafyadaysak durum nedir? İşte orada yine halk sağlığı devreye giriyor. Aşırı sayılarda beslemiyor, kaçak olarak ticaretini yapmıyor ve temizlik kurallarına riayet ediyor aynı zamanda da veteriner kontrolünde hareket ediyorsanız sıkıntı yok. Tabi bağlı olduğunuz yerel yönetimin aksi bir uygulaması yok ise…

Sanırım uzunca bir yazı oldu ama hemen hemen her konuya değindik gibi. Yazıda bulamadığınız ama merak ettiğiniz konuları lütfen aşağıya mesaj olarak gönderin hemen cevaplayayım.

Faydası olması dileklerimle…

Ersin

 

 

Paylaş / Yazdır :



Warning: implode(): Invalid arguments passed in /home/petyurdu/domains/petyurdu.org/public_html/wp-content/themes/petclub/fw/core/core.socials.php on line 119

6 Yorumlar

  • Yusuf Kerimoğlu on 8 Ocak 2019 10:40 PM Cevapla

    Aradığımı buldum teşekkürler…

    • ersin on 8 Şubat 2019 9:49 PM Cevapla

      Rica ederim, selamlar…

  • Özgür on 6 Temmuz 2020 2:30 AM Cevapla

    Üniversite lojmanında ikamet ediyorum. American cocker cinsi 11 yaşında kısır bir köpeğim var. Sözlü şikayette bulunmuşlar. Henüz yazılı bir şikayet tarafıma ulaşmadı. Nasıl bir tutum izlemeliyim, yasal haklarım ve yükümlülüklerim nelerdir? Şimdiden teşekkür ederim.

    • ersin on 1 Kasım 2020 2:30 PM Cevapla

      Merhaba, yazımda da uzun uzun bahsettiğim konulara dikkat etmeniz gerekiyor. Harici bir durum yoksa kimse bir şey yapamaz hakkınızı arayınız. Ancak bunu yaparken her zaman ılımlı olmanın daha kolaylaştırıcı etkisi olacağını unutmayın. Tıpkı dişlileri yağlamak gibi 🙂 İyi günler dilerim.

  • Ferhan Demirkaya on 30 Ekim 2020 8:00 PM Cevapla

    Restorant veya Cafe tarzı işletme mekanlarında evcil veya sokak hayvanlarının girmesi yasal mıdır?

    • ersin on 1 Kasım 2020 2:26 PM Cevapla

      Merhaba, yasal olarak bir engel bulunmuyor. Müşterilerin bulunduğu kısımda, eğer mekan sahibi aksini söylemiyorsa, bulunabilirler. Ancak mutfak, bulaşıkhane, çamaşırhane, kiler vb. gibi özellikli alanlara giremezler. Benim bilgim bu yönde. Yani konu mekanın bu duruma izin verip vermemesinde bitiyor. İyi günler dilerim.

Yorum yazın



E-posta adresiniz kimseyle paylaşılmayacatır. Zorunlu alanlar * ile işaretlenmiştir.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Telefon: +90 532 547 5472 Whatsapp
Faks: -
Muğla
İstanbul
Araç çubuğuna atla